8 Ekim 2011 Cumartesi

ERMAN TOROĞLU İLE GEZİ ANILARI - 5

Bangkok’da Tayland partner acentacımla birlikteyiz. Hocama Bangkok’un Patpong ve civarlarında ki meşhur! eğlence yerlerini tanıtıyoruz. Üç, beş bar’a girdik. Pinpon topunu bardağa basket atmaca’dan, balon patlatmaya, kola kapağı açmaktan, jilet çıkarmaya tüm barlarda aynı show’u gören hoca sıkıldı.
Sordu;

- Kardeş. Sizin buralarda daha enteresan, daha ilgi çekici show yok mu?
- Sukhumvit Road’da bazı enteresan barlar var dedi acentacım.
- Eğer yine aynı show’larsa hiç yorma bizi.
- Hayır. Ama sonradan neden bizi buralara getirdin demeyin.


Neyse çıktık yola. Sukhumvit Road’dayız. Acentacım buldu bir bar ama hocamın içi rahat değil. Dedi, sor bakalım; Şöyle canlı canlı bişiler var mı? Evet dedik ama hocayı ikna etmek zor. Çağırdık barın kapısında bekleyen çocuğu. Gel bakalım!. İngilizceyi de bir kenara bıraktık. Sol elimizi yumruk yapıp sağ elimizle üstüne bir şaplak çaktık, ardından yumruğun içinden işaret parmağımızı geçirdik, olmadı bir de klasik çift yumruğumuzu birkaç defa kendimize doğru çektik, ses ve mimiklerle de destekledik. Kapı görevlisi de bu “yarı internasyonal yarı Türk” beden dilimizi teyid edince hoca nihayet ikna oldu. İkna oldu ancak dışarı çıktığında geçirdiği şok’tan ötürü 2 saat konuşamadı. Ee n’apalım? Kendi istedi kendi buldu.


Cem Polatoğlu

Hiç yorum yok: