26 Eylül 2011 Pazartesi

GELİŞMEMİŞ ERKEKLER İÇİN GELİŞMİŞ ÇÖZÜMLER

Bekir Coşkun, yazısında Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığından bu yana şehit sayısının 20 kat arttığını söyledi.

Bir başka tespit de son yılarda kadına şiddet olaylarının  tırmandığı, intihar ve tecavüz vakalarının çoğaldığı; azalacağına aksine coştuğudur.

Cümlenin  alternatif  yorumu ‘erkekliğinin gücünü  ancak kadına şiddet uygulayarak gösterebilen sorunlu erkek sayısında  artış  var’ gerçeğidir ki, çok vahimdir.

Kadının şiddete maruz kalması konusu Tayyip beyin hükümet olmasıyla başlamadı elbette.

Çok objektif bakmak ve bu bakışı toleransla yumuşatmak sorumluluğundayım. Böyle bir ayıbın ortadan kalkmasının -uzun vadede erkek eğitimi ve çok yönlü çabalar gerektirmesi nedeniyle-  sabırlı bir bekleme dönemi istediğinin  de bilincindeyim.

Ama…

Dinimizin de  kadına saygıyı ön planda tutan bir öğreti sunduğu düşünülecek olursa, dini inancı kendisine bayrak yaparak iktidar olan bir partinin sayesinde bu güne kadar bu sorunun önemli ölçüde azalmış olması gerekmez miydi?

İlahiyat okullarındaki bunca eğitimin, cuma vaazlarının, din sohbetlerinin ve yüzlerce yayın organının katkısı ile, inançlı erkek çoğunluğunun kadına şiddet konusunu tırmandırmak yerine düşürmesi beklenmez miydi?

Siyasi açıdan bakıldığında da verilmiş sözler, yapıldığı söylenen çalışmalar en azından bir ümit  ışığı yakmaz mıydı?


Demek ki siyasi yöntem de sosyal başarıyı getirmedi.


Şiddete başvurma oranlarında  mikronluk  bir düşüş bile sağlanabilmiş olsaydı, bu  benim başımı ellerimin arasına alıp düşünmeme neden olacak bir dürtü olacaktı.

 Oysa  bırakın çözüme yaklaşmayı, korunaksız kadınlara  tecavüz edenlerin  sayıları her yıl çoğalıyor. Kadınlar sapır sapır intihar ediyor, öldürülüyor, dövülüyor..Şaka değil.

Bir tutam saç için meydan savaşı veren,  şarap içilmiş bardakta su içmekten  korkan, lokmasına  haram etinin kokusunu bile yaklaştırmayan bunca saygılı Müslüman Türk erkeği, camide dua için açtığı eli, evde karısına kızına indirirken, nasıl oluyor da Allahın emrine karşı geliyor olmaktan zerrece korkmuyor? Peygamberinin öğretisini, kaale bile almayabiliyor ?  

O halde; iktidar kurumlarının söyledikleri, örnekledikleri ve icra ettikleri  bir şeylerde büyük bir yanlış var demektir. Bir şekilde yöntem geri tepmiştir.

Başka türlü nasıl izah edilir bilmiyorum.  Ancak varsayabilirim :

      Sanıldığı gibi halkın çoğunluğu Müslüman değildir, Müslüman taklidi yapmaktadır?

      Din doğru anlatılmıyor, halk doğru eğitilmiyordur. En büyük bütçelerden birine sahip olan bakanlık 
      işlevsizdir, bunca din adamı kadrolarını hak etmiyordur.?

       Din, sanıldığı gibi/kadar kadının değerini yüceltmiyor, eşit saymıyordur. Onu küçültüp, egemenliğini erkeğin
       hükmüne veriyordur?.


AKP, seçim öncesi gücünden fevkalade yararlandığı kadınları, seçim sonrası değerlendirmeye almamış ve  hiçbir kilit  göreve getirmemiştir. Erkek kadroların, kadın sorunlarını anlaması, anlatabilmesi mümkün olamamıştır?

Sonuç olarak iktidar kurumları insanı insan yapan özelliklerin işlenmesini, insanın (kadının) yüceltilmesini ve dillerine doladıkları ahlaki değerlerin korunmasını becerememiştir.

Bu  koşullarda, toplumun hala anlamayan – anlayamayan  ve  gelişmemekte ısrarlı erkekleri için  çözüm ancak:

A.) Onları sürüler halinde psikolojik tedavi altına almak olabilir.  Hükümet toplu sünnetlerin yanısıra toplu terapileri de devreye sokabilir.

B.)  Şiddet uygulayan erkeklerin  tamamının  erkeklikleriyle ilgili  sorunları olduğundan, Haydar Dümen’in bilgi kitabı ücretsiz dağıtılabilir. 


C.)  Tecavüzcülerin tecavüz ettikleri kadınla evlendirilmek suretiyle başka kadınlara tecavüz etmeleri önlenebilir. Aile içindeki diğer kadınlara birer koruma verilir.


D.)  Aynı yöntemle, hırsız da ev sahibiyle evlendirilerek, uçan malların aile içinde kalması sağlanır. Adalet de yerine gelmiş olur.


Remide Arsan

Hiç yorum yok: