6 Eylül 2011 Salı

DÖNGÜ

Okullar açılıyor.. Can’larımızı, okuyup adam olmaları için yine yollara düşüreceğiz.


Biz çocuklarına düşkün bir toplumuzdur.

Diğer toplumlardan farklı olarak onları sevmek, yetiştirmek ve hayata hazırlamak ölçülerimiz çok farklıdır.

Her şeyden önce çocuk bizde  anne – babaya değil tüm aileye doğar!!


Daha bebek doğmadan aile bireyleri neredeyse okul çağını da içine alan  her eşyayı kendi aralarında   paylaşarak üstlenirler.

Doğumdan sonra ise yakınlar arasında bir imece başlar, ortalık karınca yuvasına döner.  Bu ortak yaşam uzun yıllar böyle sürer gider.  Bazı çocukları  tanımlarken  üç evin tek oğlu (kızı) diye   anlatılması bu yüzdendir.


Anne çoğunlukla  mesleki kariyeri de dahil olmak üzere o güne kadar  oluşturduğu kişiliğini ve kimliğini tek bir zarfa koyar. Kıyafetinin  yegane aksesuarı olan  bir adet at gözlüğünü de kendi elleriyle kendi istek ve iradesiyle gözüne takar.  Artık sadece anne ve eş olmuştur, ailesine odaklanır.


Diğer taraftan hala hayatın  tadı  damağında olan ve yaşanacak  daha nice heyecanları bulunan diğer eş’in de sırtına bir semer vurulmuştur. Baba olmuştur.  Yükü ağırdır, işi zordur.

Eskiden sadece bayramlarda alınan yeni giysiler, bu gün artık çocukların gündelik gereksinimleridir.


Tazecik anne - babanın çocukluklarından beri kurmuş oldukları o boyutsuz  hayalleri, bir  fotoğraf filmi gibi yaşamda en az yer işgal edecek biçimde rulo haline getirilir ve  karanlık odada beklemeye alınırlar. Çoğunlukla da hiçbir zaman  tab edilemezler..


Çocuk, hangi okulda ise, aile ona göre semt değiştirir. Hatta  okula  göre iş bulunmazsa  anne  baba ayrı illerde oturmayı dahi göze alır.

Eğitim için evler satılır, evler alınır. Avuç dolusu para akıtılan okullarda her nasılsa yeterli eğitim sağlanmamıştır ki çocuk, bir o kadar daha verilerek kurslara, özel derslere  taşınır da taşınır.


Fon mon, bu son  derken bir gün gelip de tüm olanaklar tükenince bu kez de  aile  büyüklerinin  yastık altları imdada yetişir.


Türk ailesi  bir türlü ölmez ! Hem dokuz canlıdır hem de dahidir. Az etli bol sebzeli sofralardan, az gezmeli az görmeli tatillerden,  o kış da idare edilen giysilerden bir de  müzik ve spor derslerinin paralarını çıkarır.


‘Tahsil bitene kadar’ gayreti, zaman içinde bir sabır çizgisi oluşturmuştur artık. Kadere şikayetsiz bir boyun eğiştir bu..

Yaşanmamışlıklar  artık özlenmez olur, iç çekişler durur, kısa bir süre sonra da unutulur gider.

 Anne olmuş kadınlar ve baba olmuş erkekler için ikinci şanslar ve ikincil hayaller zaten lükstür, başlarken bitendir, çoktan suya düşendir.


Dünyanın pek çok ülkesinde insanlar hayatı daha iyi yaşamak ve mutluluğu bulmak için; Türk ailesi ise  hayatı daha iyi yaşatmak ve mutlu etmek için yola çıkar.


İşte bizde çocuklar yarınlara  böyle hazırlanır. Çeşit çeşit beyinler, derece derece  eğitimlerden, binbir çeşit çilelerden böyle geçer, böyle yetişirler. 


Ne var ki uğruna kaç ocağın seferber olduğu bu mücevher gibi işlenen  gençlerin her birinin  okul kapısından  çıktığında gördüğü,  tüm kapıların ona kapalı olduğudur.

Ülkesi  için  çalışmaya hazır olduğunda ona verilecek görev  yoktur. Memleket  harıl harıl çalışan ve üreten  insanlarla doludur !! Ona yer kalmamıştır.

Aile bireylerinin yine omuz omuza olma zamanıdır. Hayatları boyunca edinmiş oldukları  eş- dostların  hallerini hatırlarını sorma sırası gelmiştir. Kapalı kapılarda küçük bir aralık bulunabilmesi adına kimlik kişilik ve inançlarda  rötuş yapmak fikri, gençlikteki kadar ürkütücü gelmemeye başlar. Bir ömür verilmiş bir hayat yaşanmadan pas geçilmiştir. Boynun biraz bükülmesi bir şey midir? Evlat içindir.. Bükülür..


Gencin, ister az bulunur bir branşı isterse de bir icadı olsun, ülkede bir değer olmadığını ve olmayacağını   görmesi uzun sürmez. Özenle eğitilmiş  beynini kendisini seve seve kabul eden bir başka ülkeye kiralamaya gider. Bu fırsatı bulamayanlar da karın doyurmak için çaresiz   tekrar anne baba  çatısı altına  girerler.

Her iki halde de, anneler babalar ve de yakınlar hep birlikte  yeni bir ev açmak,  yeni bir hayat hazırlamak için kolları sıvayarak yine imeceye başlarlar.  Yaşamın son çeyreğindeki anne babanın tüm hayat garantileri ve  birikimleri  bu kez de yuva kuran çocukların önlerine serilir.

Remide Arsan

Hiç yorum yok: