14 Temmuz 2011 Perşembe

Homeros (V.2)

New York şehrinin sembolü nedir?
- Özgürlük heykeli
Londra’nın sembolü?
- Big Ben Saat Kulesi ve Londra Köprüsü.
Sydney’in gururu ?
- Opera Binası tabii.

Paris’i sormuyorum bile..

İstanbul’un da, dünyaca ünlü  birden çok simgesi vardır. Hepsi birbirinden anıtsal, birbirinden değerli ve tarih kokan yapılar. Kimine göre Ayasofya, kimine göre de Kız Kulesi, Sultanahmet Camii.

Şehirlerin  simgeleri, anıtsal, tarihsel veya  görsel özellikleri ile dikkatleri toplayan değerlerdir. Mesela Rio’daki Kurtarıcı İsa heykeli.. Mesela  Roma’daki Closseum..
Bunlar ya Tac Mahal gibi dünyaca bilinen bir hikayesi olan ve o şehre damgasını vurmuş yapılardır; ya da Atatürk –Anıt Kabir- Ankara örneğindeki gibi tarihe mal olmuş kişiler ve  mekanlar birlikte  simge oluşturur.
 İzmir, deyince de birçoklarının aklına yalnızca Konak Saat Kulesi gelir.. Oysa tarihi ve konumu açısından İstanbul ile yarışacak zenginlikte bir ‘inci’ olan İzmir’in dünyada hiç önemi olmayan bir  saat kulesi ile  simgeleştirilmesi büyük bir hata olmuştur. Bu konu, günümüzde bir çok kişi ve kurumun da  dikkatini çekmiş ve gündeme alınmış durumdadır. Açıkçası  ben kendimi de söyleyecek sözü olan bir mimar kişi olarak görüyor ve bu önemli konuyu daha da açmak ve  vurgulamak gerektiğine inanıyorum.

Bu zarif  Saat Kulesi, tarihin elbisesini giymiş bir bilge kente ancak şık bir aksesuar olabilir. Ne yapısal olarak ne simgesel olarak İzmir’i temsil etmekten uzaktır. Çoğunluk İzmirli’nin bu saatin nereden geldiğini ve ne amaçla Konak Meydanının  ortasına dikildiğini bildiği  de  ayrıca şüphe götürür bir durumdur. Sadece çok küçük bir kesim, bu armağanı  için Alman İmparatoru II. Wilhelm’e  teşekkür etmeleri gerektiğinden haberdardır. Çünkü her ne kadar kendi içimizde tarihsel bir dokunuşa sahip olsa ve tüm İzmirli’lerce simge olarak görülse de,  dünyanın bu saatten  haberi yoktur!!
 Peki dünyanın İzmir’de, hem de Bornova çayının aşağı kısmındaki bir vadide yaşamış olan  bir ozandan haberi var mıdır?

?

Bu Anadolu ozanının yazmış olduğu destanlarla Klasik Çağ Yunan Edebiyatı'nı ve Yunan Mitoloji'sini derinden etkilediğinden;
 ayrıca bu yazıtların  tüm  Batı Edebiyatının şekil almasında çok önemli bir rol oynadığından;
 örneğin İrlandalı yazar James Joyce'un Ulysses'ini, İngiliz yazar Shakespeare'in Troilus ve Cressida'sını, Roma'lı şair Virgil'in Aeneid'ini, HOMEROS adlı  bu ozandan  feyz alarak yarattıklarından haberdar mıdır dünya?

- Evet..Hem de bin kere Evet!!   Homeros’tan ve Homeros’un   ünlü destanları olan  İlyada ve Odysse’den  tüm dünya insanının haberi vardır.
Buna karşın “Homeros” adıyla Yunanlılarca sahiplenilen HOMER’in
öz be öz İzmir’li olduğu;
Gökdere havzasında yıllarca dolaştığı, doğduğu bu topraklara  sonradan  onun adının verildiği;
barbarsözcüğünün ilk kez onun  İlyada adlı eserinde Anadolu’ya saldıran Avrupalıları tanımlamak için kullanıldığı  hiç kimse tarafından bilinmez.
 Bereket, Homer’in  yaşadığı mağaraları Alman Tübingen Üniversitesi’nden Prof. Manfred “Osman” Korfmann’* bulmuştur da  bizi dünyaya ‘ispat’etmek  zahmetinden kurtarmıştır !
………….
Burası Homeros vadisi.. Dünyanın en eski ve en  bilinen ozanının yaşadığı paha biçilmez topraklar. İzmir’i taçlandıracak, gururlandıracak  ve onu büyük bir  çekim merkezi haline getirecak olan  SİMGE,   kentin adının altına atılacak bir  HOMER imzası olmalıdır.
                         ……..

Birkaç gün önce bu olağanüstü vadideydik.
M.Ö 8. ve 9. yy da kimbilir hangi ağacın altında ne aşklar yaşanmış, hangi meyveler yetişmiş, havzasında hangi savaşlar  yapılmış, hangi ocak başında ne tür aşlar pişmiş topraklardaydık...

Bir savaş  komutanının seçimi olabilecek bir verandadan İyonya’ya, Homeros Vadisine  ve tüm körfeze  baktık. Homeros'la ilk  tanışmamızı hatırladık.. Lise öğretmenleri, müfredata uyarak bizlere sadece İlyada ve Odysse'yi öğretmişlerdi. O kadar....Oysa asıl bilinmesi gereken  daha pek çok detay her zamanki gibi bizde eksik kalmış.  Meğerse  dünyaca ünlü epik şair bizim İzmir'li hemşehrimizmiş!..Hem körmüş hem de gezgin.. Hem şairmiş hem de hikaye anlatıcısı..  Hem bilineni yazmış hem de bilinmeyeni. Çocukça bir anlatımı ve hayal gücü varmış. Basit ve  sade olan anlatımı klasmış  klasikmiş, makbulmüş..Truva savaşını  kendince kendine özgü yönleriyle yorumlamış.. Bu anlatım o kadar uzunmuş ki, diğer bazı ‘hikaye anlatıcılar’  da işe karışmış olabilirmiş.. Dili, lehçesi farklılıklar göstermiş. Bir kör için çok hakiki bir görüş gerektiren tasvirler yapmış. 

Meğer tüm dünya Homeros’u bizden önce ve bizden çok biliyormuş.
Meğer Homeros, İzmir'in sembolü olmak için vadisinde uzun zamandır bizi beklemekteymiş  ama  biz randevu için  yanlış  bir yerde,  bir saatin altında boşa zaman tüketmekteymişiz.
Biraz daha gecikecek olursak,  karşı komşu Homeros’a   Sakız adasında bir  dam bulacak ve biz İzmir’in simgesi dediğimiz  saatimizin bunca yıldır bize öğretmeye çalıştığı zaman’ı bir kez daha geri alınmaz bir biçimde kaçırmış olacağız.
 İvedilikle  uluslararası bir  amblem yarışması düzenlenebilir. Böylece  hem görkemli bir organzisayonla İzmir’in  KENT SİMGESİ  oluşturulmuş,  hem de tüm dünyanın  şahitliğinde   HOMER adı yaşadığı  topraklara kazınmış olur.

Remide Arsan
Ankara Cumhuriyet Lisesi



3 yorum:

Adsız dedi ki...

Gerçekten siz olmasaydınız benim haberim olmayacaktı.. en kısa sürede görülmeliler listeme aldım bile çoktan kaleminize sağlık
aks

Adsız dedi ki...

Tarihten bugune gelen degerlerimizi bilmiyoruz, okumuyoruz. Kazmayi vurdugun her yerden tarih fiskiran bu topraklarda kimbilir daha neler var!!. Merak ettim, muhakkak gormeliyim.. Tesekkurler okuldasim.
G.User

Halit Oner dedi ki...

Sn.Remide Arsan;
Çok önemli bir konuda bizleri uyarmaya çalışmışınız yine.
Ülkemizin değerlerini önce kendimiz öğrenmeliyizki başkalarına'da anlatalım.
Biz bu vurdumduymazlığı devam ettirdikçe daha çoook hediye saat alırız.Sonra onu biryerlere diker,zamanımızı boşa geçirdiğimizi gözümüze sokmaya çalışanları anmakla yetiniriz.İlk işim Homeros vadisini gezmek olacak.
Ben konulara çok iyimser yaklaşırım ama,BİZDEN Bİ'BALIM OLMAZ..
Halit Öner