30 Temmuz 2011 Cumartesi

DAHA NE BEKLİYORUM?

Bu yazıyı 23 Şubat 2010 tarihinde yazmıştım.. Bu gün gazete başlıklarını görünce yeniden aklıma geldi ve burada da paylaşmak istedim..

-0-

Güpe gündüz sokaktayız, en yakın arkadaşımı hırpalıyor mahallenin çocukları. İlk dalaşmaları değil bu aslında, ama daha önce hep sözlü sataşmalar olmuştu. Bir kaç sert restleşmenin ardından çekip gidiyorlardı. İri kıyımdır arkadaşım, güçlü kendine güvenli bir çocuk. Diğer mahallenin çocukları bile çekinirler ondan. Kendimi güvende hissederim onun yanında, gücünü göstermeyi seviyor olmasına kızmama rağmen korur daima beni, güvenirim. Dostumdur. Hataları olacak elbet, hangimizin yok ki.

Güpe gündüz sokaktayız, bir anda çıkıp geldiler arabaların arkasından, çekip kolundan ortalarına aldılar onu, kollarından yakalamış savuruyorlar. Sonra sırayla vurmaya başladılar, bir daha, bir daha... Bakamıyorum.. Sıktığım yumruklarım canımı yakıyor seyrederken onları, arkadaşımı kurtarmalıyım, onlar kalabalık ben ise tek başımayım.. Tırnaklarım batıyor avuçlarıma artık.. Omuzlarım yukarı doğru kalkmış, kollarım aşağı doğru gergin ve düz.. Cesaretle, korku arasında bir noktada bedenim.. Seyrediyorum arkadaşımı hırpalayışını diğerlerinin.. Daha ne bekliyorum?

Daha önce beni korumak için aynı çocuklara diklenişi geliyor aklıma, öne doğru bir adım atıyorum.. Sonrasında omzuma doladığı kolunun verdiği güven.. Kurtuluşum, gülümseyerek uzaklaşışımız ve o kahramanlık hissi..

Kırıldığım bir başka an beliriyor hemen gözlerimin önünde.. Gücüne güvenip bana koyduğu katı kurallar, kabul sınırlarımı zorlayışı.. Senin doğrun benimki olmak zorunda değil diye haykırdığım anlar yüzüne.. Yanağımda hissettiğim o korkuç acı, bana attığı o yumruk.. Bir adım geri atıyorum yeniden..

Günlerce görüşmemelerin ardından, apartmanın önünde karşılaşıp önce hafiften başlayan sohbetle yeniden oyuna dalışlarımız geliyor gözümün önüne.. Dostluğum, kişisel değerim..

Dudağından sızan kanı görüyorum.. Yine de başı dik mağrur, kaçmıyor, havaya da savursa yumruklarını, ne ağlıyor, ne yardım istiyor.. Ben duruyorum oysa.. Seyrediyorum yanlızca, ne yapmam lazım kesiremiyorum? Yardım mı istemeliyim..? Çığlık mı atmalıyım yoksa?

Göz göze geliyoruz bir an.. Bakışlarımı yere indiriyorum.. Yüreğimde bir ince sızı, yumruklarım hala sımsıkı.. O olsa asla beklemezdi, çoktan girmişti kavgaya biliyorum. Canım yanacak, korkuyorum. Biraz daha beklersem dostumdan olacağım.. En fazla yiyeceğim bir kaç yumruk oysa şu an.. Yok duramayacağım daha fazla... Karışıyorum kavgaya.. Bedenim ağırlaşsa da yediğim yumruklardan, ruhum hafifliyor..

Anlıyorum "değerlerime sahip çıkmak için mükemmel olmaları gerekmiyor... "

Bunları hissediyorum gazete başlıklarını okurken.. En yakın arkadaşımı dövüyor mahallenin çocukları, güvenliğimin garantisi, koruyucumu tartaklıyorlar gözlerimin önünde. Tırnaklarım batıyor avuçlarıma artık.. Omuzlarım yukarı doğru kalkmış, kollarım aşağı doğru gergin ve düz.. Cesaretle, korku arasında bir noktada bedenim.. Seyrediyorum arkadaşımı hırpalayışını diğerlerinin.. Daha ne bekliyorum?

Aylin Kosovaeri Şahin
Ankara Cumhuriyet Lisesi'88

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Cok guzel bir baslikla, bu guzel aniyi masum ve yalin bir ifade ile anlatmissiniz... Konu bugune cok sey yukluyor..
Gelen haberler karsisinda, omuzlarimi kaldirdim, kollarim asagi bedenime paralel, parmaklarim avuclarimi kanatincaya kadar nefesimi tuttum.. Daha ne bekliyoruz!! elinize, kaleminize saglik.
Gulseren User

remide arsan dedi ki...

Ülke sorunlarını uzaktan değil de çok yakınından gözlem altına alan bir yazar Aylin. Mercek tuttuğu konuları da çok güzel işliyor.Birikimli ve donanımlı ve onun gibi gençlerin sayısının çok olmasını dilediğim ölçüde dikkatli ve duyarlı.Bu yazısını okurken, kenarda durup seyretmekte olan kalabalığın utancı içime çöktü.