16 Kasım 2011 Çarşamba

KİMSENİN BİLMEDİĞİ GEÇEKLER

Her gün farklı kişiler başka başka açılardan depremde kimlerin ihmalinin olduğunu tartışa dursunlar gerçek kamuoyunun bildiğinden çok farklıdır:
Öncelikle;

Türkiye’de isteyen herkes müteahhit olabilir. Okuma yazma bilmese dahi kişi bir iki belge götürüp müteahhitlik karnesi alabilir ve gökdelen dahi inşa edebilir.

İnşaat gibi fevkalade önemli ve katmerli eğitimler gerektiren bir uzmanlık dalı, hiçbir mesleki nosyonu bulunmayan vasıfsız insanların tekelindedir. Dünyanın hiçbir yerinde örneği yoktur. Asıl deprem budur. Bu düpedüz cinayettir.






İnşaat denetimi yapacak mühendislerin titizlikle seçilmesi, eğitimsiz müteahhitin takibinin iyi yapılması, projenin ve betonun iyi kontrol edilmesi en basit çözüm gibi görünürse de, gerçek çok farklıdır.


Sıra işin perde arkasında:

İnşaat, Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörüdür. İktidarlar yaratan, ülkelere yön veren bir güce sahiptir. Her siyasi parti arkasında, kendisine destek oluşturan büyük şirketlerle birlikte yola çıkar ve ülkeyi inşa eden/ edecek olan müteahhitlerle birbirlerini güçlendirerek yol alırlar. Birlikte iktidara taşınırlar.

Hemen yanlarında da paralel kuvvet olarak belediye kurumları yer alır. Belediyeler, siyasetçilerin çoğunlukla politikaya ısındıkları ve ülke yönetiminin bir anlamda provasını yaptıkları bir merkez durumundadır. Söz konusu bu birimler arasında her koşulda kendiliğinden bir göbek bağı oluşur ya da oluşturulur.


İnşaat gibi çok alternatifli bir sektörün kontrolünü elde tutmak adına bu bağın dışında kalan her kurum/kuruluş küçük ve etkisiz bırakılır.


Şöyle ki,

Öncelikle denetim mühendisine, bu sımsıkı ilişkinin ortasında gazel okuyan, sözü geçmeyen, ismi olup cismi sadece bir suç isnat ettirileceği zaman ortaya çıkacak bir rol biçilir.

Sonra, mesleki ağırlığını etkisiz kılmak için, Mühendis Odaları işlevsiz bırakılır ve tüm inşaat denetim yetkileri ellerinden alınır, ilgili bakanlığa devredilir.

Bakanlık, inşaat denetimi yapacak olan mühendislere göstermelik bir uzman belgesi verir. Onları gözetiminde tutmak ve sektöre istediği yönü vermek için de kendi bünyesindeki müfettişlerinden yararlanır:


İnşaatla ve teknikle uzaktan yakından ilgisi olmayan ekonomist/işletmeci/maliyeci ünvanlı olan bu müfettişler; kırk yıllık inşaat mühendislerinin ve mimarların inşaatlarını kontrol eder, teknik ve hukuki saptamalarda bulundukları raporlar hazırlarlar.

İnşaatı ve denetim aşamalarını biliyormuş gibi kusur tespitinde bulunur, bir hukuk adamı gibi Yapı Denetim kanununu yorumlayarak suçlu tespit ederler. Bu raporlara istinaden, mahkemeye gerek kalmadan –yüz kızartıcı- suç ve suçlu mühendis bulunur ve kendisine çok ciddi cezalar verilir.


Bu uygulama sonucunda denetçi mühendisin ya eli kolu bağlanmış, ya da kendisine söz hakkı tanınmadan ayak altından uzaklaştırılmış olur.

Bu raporlarda belediyeler kasıtlı olarak gizli özne şeklinde yer alırlar. İnşaat Denetim sisteminde son imza yetkisine sahip olan ve belediyeler, ilçeleri dahilinde inşa edilen yapılarla ilgili olmasına rağmen her ne hikmetse bu raporlarda birdenbire görünmez olurlar.. Hiçbir koşulda Yapı Denetim yasasına muhatap edilmezler. Sorumlulukları buharlaşır!


Bu durum uygulamada belediyelere her inşaatı istedikleri şekilde görmek ya da görmemek, takip etmek ya da etmemek özgürlüğü verir.. Herhangi bir felaket için sütten çıkmış ak kaşık durumları önceden mevcut ve beklemededir


Esas eğitilmesi, takip edilmesi sıkı bir şekilde yaptırım ve ceza uygulanması gereken taraf olan müteahhitin koskoca kanunda, hiçbir sorumluluğu yoktur ve adı hemen hemen hiç geçmez. Olası kusurda belediye encümenine birkaç kuruş ceza öderler.


Kusurlu bulunmuş olsa dahi belediye tarafından inşaatlarına alt yapı hizmeti götürülür.


SONUÇ..?

Sonuç olarak, depremde kimsenin suçu ve sorumluluğu yoktur.

Bütün suç ÖKÜZ’dedir.

Kafasını iki yana sallayınca, boynuzlarının üzerinde taşıdığı dünya sarsılmış ve deprem olmuştur.

Bu noktada nasıl olup da sadece Türkiye’yi salladığını biz bilemeyiz. Bunu ancak öküzün kendisi ve kendi gibi öküz olanlar bilebilir.

 Remide Arsan

Hiç yorum yok: