19 Aralık 2011 Pazartesi

BENİMLE BİR VALS YAPAR MISINIZ BÜLENT ARINÇ BEY?

Durup dururken, klasik müzik dinleyenlerin oranını belirlemek nereden aklınıza geldi Bülent Bey? Radyo kanalını kapatmadan önce bize bir kulak verseydiniz keşke.. 

Gerçi siz kulak vermek yerine kendi düşünce ve inançlarınızı dikte etmeye programlısınızdır.

Yine de bir dinleseniz diyorum..

İçki yasağında olduğu gibi, çeşitli mekanlarda çalınan klasik müziği, caz müziğini, hafif batı müziğini, ardından da, operayı, baleyi ve orkestraları külliyen ortadan kaldırmaya niyetiniz yoktur inşallah.

Biz azınlıkta gibi görünenler müzik kalitesi çok düşen radyolar yerine doldurulmuş müzikleri ve cd leri dinlemeyi tercih ettiğimiz için anket sonuçlarına aldanmayın lütfen..

Bizi ve zevkimizi küçümseyen televizyoncuların, müzik ve şarkıcı niyetine önümüze koyduklarını da geçin bir kalem. Yoklukta bakıyoruz işte.. Ne yaparsınız.?

Bale vardı da izlemedik mi?

Hem sonra..Dans yarışmalarında ekran başına kilitlenmiyor muyuz?

Minibüslerden, çarşı-pazardan sokaklara dökülen müziklere gelince… Asıl bunlar küçük bir azınlığın yaygarasından başka bir şey değildir. 

Klasik batı müziğini bu tarzda ne çalmaya kalkan olur ne de dinleyen.. Bilemezsiniz..

Her şeyden önce özündeki hücrelerindeki vazgeçilmez tutkusuyla halkın tamamına yakını Türk Sanat Müziği aşığıdır. Bunların büyük çoğunluğu aynı zamanda batı müziği hayranıdır. Çünkü müzik sanatına gönül veren gerçek müzikseverler, her tür müziği dinleyen, anlayan ve zevk alan insanlardan oluşur. Bu insanların sayısını tahmin bile edemezsiniz.

Siz de bilirsiniz ki, bizim anne babalarımız ilk danslarını La Comparsita’yla yaparak evlenmiştir. Ezici çoğunluğumuz da Mendhelssohn’un Düğün Marşıyla.. 

Hayatının en önemli adımını klasik müzik eşliğinde atanların oranlarına bir bakmak istersiniz diye hatırlatmak istemiştim.. Davet edildiğiniz düğünlerin yüzde kaçında çiftler, ‘Şen’ola düğün’le dünya evine girmiştir Bülent Bey?

Başka bir konu da, şimdilerde pek çok annenin, karnındaki bebeğine klasik müzik dinletiyor olmasıdır. Bu müziğin hamilelik süresince bebeği rahatlattığı, huzur sağladığı ve pek çok gebelik komplikasyonunu engellediği tespit edilmiş.

Küçüklerin ilk eğitimlerinin fona yerleştirilen klasik müzik eşliğinde verilmesinin zekayı geliştirici etkisi olduğu ve öğrenmeyi kolaylaştırdığı ispatlanmış. Sınav öncesi stresi azalttığı da..

Durum ortada.. Orhan Baba’ya sevgimiz sonsuz olsa da, bebeklere daha dünyaya gelmeden ‘Batsın Bu Dünya’yı dinletmenin bir kerameti yoktur. Sizce de öyle değil mi?


Demem o ki her türlü müziğin ayrı bir yeri zamanı ve güzelliği vardır. Klasik müziğin de tarzı, işlevi, etkisi farklıdır.. Yararlıdır. Dinlemeye, sevmeye anlamaya teşvik edilmelidir.

Önemli olan dilini anlamak değil, ortak ruhta buluşmaktır.

Dinimizin dili de Arapçadır. Halkın aynı % 92 lik bölümü tek kelime Arapça bilmez, anlamaz. Ne var ki, bilmediğimiz anlamadığımız bir dilden Allah’a ulaşmaya çalışırken en ufak bir endişe taşımayız. Çünkü bağ dil ile değil inanç ile kurulur.

Bu sebeptendir ki; güzel okunan bir sabah ezanının saba makamındaki o mistik nağmesi, uykumuzun arasında kulağımızdan önce ruhumuza ulaşır.

Kısacası…

Benim bu yazımın etki alanı küçücüktür, ancak üç- beş kişi okur Bülent bey.. Bir kısmı memlekette bunca önemli konu varken, neden müziğe demir attığıma takılır, bazıları da özüne kafa yormaz amacıma dikkat bile etmez.

Ama siz, toplumu yönetmeye soyunan liderlersiniz. Sizlerin bir sözünüzle yaratabileceğiniz etki alanınız sınırsızdır. Sizi dinlemeseler bile duyarlar.

Kamuoyuna ‘klasik müzik dinlemeyin’i çağrıştıran talihsiz beyanatlar veren bir kişi olmak yerine, sanatı ve müziği sevdiren, sağlıklı ruhlar ve çok yönlü düşünebilen akıllar yetişmesine vesile olan, zevk kalitesi yüksek bir toplum yaratan olmak istemez misiniz?

Benimle bir vals yapar mısınız Bülent Bey?

Keşke bunların hepsini yapabilseydiniz..Ülkede ne çok şey değişirdi..

Remide Arsan

Hiç yorum yok: