![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgytRNro1bHFLq6MNPZ8_o0M0AHpch86zyrX1Vq5g3XnQrndBFD_ZWdFWXreEEJ5NsLvjc1b9DzsAZN8PZak69CGZ7qO2EOEBMx-9xVBxsDXNPXBXZcqs7SjidpiQf6al04xeu00OEWEpA/s320/u%252520dogu%2525201.jpg)
O esnada gruptan bir kız arkadaş Erman Hocamın yanına geldi. Ben hocayı kıza “emanet” edip başladım kıyıya doğru yüzmeye. Sesimi cankurtarana duyurabileceğimi hissettiğim bir mesafeden bağırmaya çalıştım. Heeeelp! Bir yandan da Hocamı işaret ediyorum cankurtarana ki yardıma koşsun. Cankurtaran kulağını tutuyor?
- What?…
- Hey supanallah. Heelp ulan heelp. He will get drowned.
- What? ..
- An.... Your Mother's...
Çocuğuna sörf öğreten bir Fransız kaptı tahtasını, koştu hocanın yardımına ama bizim cengaver kız arkadaşımız hocayı ayaklarından iterek kıyıya kadar getirdi. Çıkarttık hocamı denizden, hemen kurulansın diye aldık havlusunu koyduğu direğin üzerinden. Gözümüze direğin üzerinde ki kırmızı bayrak ve koskoca yazı çarptı. "When Red SWIMMING FORBIDDEN" yani bayrak kırmızı ise Yüzmek Yasaktır!
Puff. Ucuz yırttık. Ya hocama bişi olsaydı? Manşetleri düşündüm.
“Yıldırım değil, Okyanus iş'ini bitirdi” - "Yıldırım'a karşı durdu, Okyanus'da boğuldu"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder